2 Aralık 2009 Çarşamba

Berbat bir konaklama yeri

Size kesinlikle uğramamanız gereken bir yerden bahsetmek istiyorum.
Bayındır Öğretmen evi.
           Bu ülkede gezmediğim az yer vardır. En ücra köşelerine kadar ayak izlerimi bıraktığım iddiasında bulunabilirm. Çok berbat yerlerde kaldım. Berbat olduğunu bile bile gittim hatta. başka ihtimalim yoktu yada o an param ona yetiyordu. Başımda çatı olsun dediğim çok olmuştur. Yani yabancısı değilim. Lüks düşkünüde değilim. ama kapısında öğretmen evi yazan bir yerin bu kadar kötü olabileceğini asla ve asla düşünemezdim.
           Bayındırda konaklanabilecek tek yer Öğretmen evi, alternatifi yok. Sanırım rahatlıklarının başlıca sebebide bu. Önce müdür yardımcısı etiketli odada sıkı bir sorguya çekiliyorsunuz. kimlikleriniz ıcığı cıcığına bir güzel kontrolden geçiyor. Bir sürü evrak hazırlanıyor,imzalanıyor. Bildiğiniz devlet dairesi. Devlet memuru statüsüyle korunan bir garson tarafından odamıza yönlendiriliyoruz. Öyle oda göstermek falan yok. Tarif yeterli. Neyse odalarımıza kavuşuyoruz. İlk dikkat çeken koğuş olarak yapılmış büyükçe bir odada iki küçük yatak. Perdeler havalanınca camın açık olduğunu düşünerek pencereye gidiyorum. Kocaman bir çatlak, arasından bol oksijen doluyor odaya. La havle çekip yerleşmeye çalışıyoruz. Kalorifer petekleri buz. Onun yerine birer klima emrimize amade. Gece boyu takırdayacağını vede bizi uyutmayacağını daha bilmiyoruz tabii ki. Balkon kapılarının kilitleri çalışmıyor ve en güzelide balkonlar bir birine bitişik. Paranoya yapmamaya çalışıyoruz. Kendimizce bir kaç önlem aldıktan sonra perdeyi kapatmak isteyince elimde kalıyor. Artık sadece gülebiliyoruz. Yedek yastık yok. Tahta gibi yastıklara mahkumuz. Tamam sorun yok diye bir birimizi yatıştırmaya çalışıyorduk ki, aşşağıdan çekiç sesleri gelmeye başlayınca yeter deyip müdür yardımcısı odasına dalıyorum. Üç tane usta hararetle çalışıyorlar. Yahu durun yapmayın desemde adamlar talimatı almış. Yarın öğretmenler günü yetiştirmemiz lazım, biz emir kuluyuz diyorlar. lafın bittiği yer. uslu uslu çıkıyorum odama.
           Uykusuz bir gecenin ardından sabah 7:30 da restorana iniyorum. Kapı duvar. Ne gelen var ne giden. Halbuki akşam, sabah yedide kahvaltı hazır demişlerdi. Bekleyemeyeceğim için iniyorum aşşağıya. Lokal olarak kullandıkları yerde kahvaltı eden birini görünce dönüyorum. Uykulu ve sinirli bir abi, bıyıklarıyla çenesinin arasından net bir emir sallıyor "bekle". Yaklaşın 15dak sonra iki dilim domates, bir kaç zeytin , o hiç sevmediğim kutu yağ ve baldan oluşan kahvaltım yanında soğuk çayla önüme atılıyor. abi ye itiraz ne mümkün ağzımı açsam dövecek. İnatla parasını ödedim ya yiyorum. Bende bu kadar vukuat var diye sonradan arkadaşlara anlatınca onlarda bir solukta sıralayı veriyorlar. Sıcak su akmıyor, klimanın gacırtısından uyuyamadık. Balkon kapısı kilitlenmediği için rahatsız olduk. ve tüm bu rahatsızlık için adam başı 25tl ödedik.
      Uyarması bizden, oradaki görevli arkadaşlarada gerekli uyarılarda bulunduk ama aldığımız cevaplar genelde bahaneydi bizi anladıklarını sanmıyorum. Orayı idare eden ve kontrol eden arkadaşlara tavsiyem bu yazıdan rahatsızlık duymak yerine kaale alın ve eksikleriniz tamamlama yoluna gidin. Maalesef ki evimize döndükten sonra konuştuğumuz bir çok öğretmen arkadaşımız aynı şikayetlerin bir çok öğretmen evi içinde geçerli olduğundan bahsettiler. Mutlaka iyi yönetilen yerlerde vardır, biz kötüsüne denk geldik. Siz aynı hataya düşmeyin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Oteller